Standart donanıma sahip olmayan araçlarla taşınan ve dağıtılan gıda maddelerinin yıllık 500 bin tonu nihai tüketiciye ulaşmadan heba oluyor. Lojistik süreçlerinizi düzgün yönetmezseniz, soğuk zinciri kırarsanız çok büyük bir kayıpla karşılaşırsınız. Gıda ve tarım ürünlerinin soğuk zincirle taşınması ve sürecin doğru yönetilmesi çok önemlidir. Her yıl çiftçilerimizin ürettiği ürünlerin %25’i sofraya ulaşamadan bozuluyor. Bu ürünlerin taşınmasından saklanmasına tüm süreçleri titizlikle takip edip denetleyerek milli ekonomimize önemli bir katkı sağlayabiliriz”.
Uluslararası ticareti, dış ticareti yönetmek için Türkiye’nin lojistiğini en etkin şekilde yönetmesi gerektiğini vurgulayan AKCA Lojistik’in Genel Müdürü Enes Akça; “Gıda üreticileri, üretim sürecini bitirdikten sonra, son kullanıcıya ulaşana kadar ürünlerini bize emanet ediyorlar. Bizler de gıdanın tüketiciye ulaşana kadar doğru şartlarda ve gerekli standartlarda muhafazasını sağlıyoruz. Gıdanın hareketinin denetlenebilir lojistik standartlarla sağlanması hem gıda kaybının hem de sağlıksız beslenmenin önüne geçilmesine katkı sunuyor. Standart donanıma sahip olmayan araçlarla taşınan ve dağıtılan gıda maddelerinin yıllık 500 bin tonu nihai tüketiciye ulaşmadan heba oluyor. Lojistik süreçlerinizi düzgün yönetmezseniz, soğuk zinciri kırarsanız çok büyük bir kayıpla karşılaşırsınız. Ayrıca tarım ürünlerinin de soğuk zincirle doğru yönetilmesi çok önemlidir. Meyve-sebzede ürünler, tarladan sofraya gelene kadar %25 oranında kayıp oluşuyor. Akıllı depolar, blockchain teknolojisi, ısı ölçüm sistemleri, akıllı etiketler bunların hepsi soğuk zincirin içine giriyor. Soğuk zincirle yönetilen bir gıda ürününde zincir kırıldığı zaman ürünün formu bozulur ve tamamen kullanılamaz hale gelir. Bu, ülke ekonomisi adına da büyük bir israftır. Türkiye bir tarım ülkesi ve son dönemde soğuk zinciri kullanan gıda ürünleri önemli bir ihracat kalemi olmaya başladı. Burada denetimin ve izlenilebilirliğin artırılmasıyla milli ekonomiye çok önemli bir katkı sağlanabilir. Ülkemizin lojistiğini, artı teknolojiyi kullanarak kalıcı bir marka olması gayet mümkün. Türkiye’nin gerek lojistiğini gerekse teknolojisini bu çerçevede geliştirmesi, ihracatını, katma değerli bir şekilde yurt dışındaki hedef pazarlara yönlendirmesi adına son derece önemli bir adım olacaktır. Bu konuda Türkiye’nin önünün açık olduğunu düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.